Birleşmiş Milletler’de (BM) Pakistan ve BM Genel Kurulu öncülüğünde “15 Mart Dünya İslamofobi ile Mücadele Günü” münasebetiyle üst düzey bir özel etkinlik düzenlendi.
Etkinliğin moderatörlüğünü Pakistan Dışişleri Bakanı Bilaval Butto Zerdari BM Genel Kurulu’nda yaptı.
Açılış konuşmasını yapan Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde 15 Mart 2019’da camilere düzenlenen terör saldırısını hatırlatan Zardari, “İslam karşıtlığının yaygınlaştığını görüyoruz. Aşırı sağcı ve neo-Nazi çağrılarında görüyoruz” dedi. Partilerin Müslümanları dışlama ve kovma çabaları, başörtüsünü, Kuran’ı siyasallaştırma ve yasaklama çabaları. Bunu Kur’an-ı Kerim’e yönelik provokatif faaliyetlerinde, İslami sembollere ve kutsal mekanlara yönelik saldırılarda görüyoruz.” terimleri kullandı.
Zerdari, BM Genel Sekreteri’ni İslamofobi ile başa çıkmak için bir eylem planı oluşturmaya davet etti.
Eylem planı çerçevesinde İslamofobi ile mücadele için özel bir temsilci atanabileceğine işaret eden Zardari, aynı zamanda kutsal mekanların korunmasına yönelik uluslararası tedbirlerin de alınabileceğini ifade etti.
İslamofobik saldırılara maruz kalanlara maddi zemin ve tazminat ödemenin mümkün olduğuna işaret eden Zardari, ulusal ve uluslararası yargı mekanizmalarının güçlendirilmesinin önemli olduğunu ifade etti.
“İslam karşıtlığı çok farklı şekillerde kendini gösteriyor”
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Dünyadaki yaklaşık 2 milyar Müslüman, muhteşem çeşitlilikleriyle insanlığı yansıtıyor” dedi. terimleri kullandı.
Guterres, dünyanın her köşesinde farklı kökenden Müslümanların olduğunu belirterek, “Müslümanlar sırf dinleri nedeniyle çoğu zaman bağnazlık ve önyargılarla karşılaşıyorlar. Bu İslamofobi çok farklı şekillerde kendini gösteriyor. Yapısal ve kurumsal ayrımcılık yaygınlaşıyor.” dedi.
Ayrımcılığın bazen sosyo-ekonomik dışlanma biçimini aldığına işaret eden Guterres, bunun göçmenlik politikaları veya gereksiz denetim gibi uygulamalarda da görüldüğünü söyledi.
Taraflı medyada ve bazı siyasi başkanların Müslüman karşıtı söylemlerinde de ayrımcılık ve nefretin görüldüğüne dikkati çeken Guterres, “Müslümanlar yapısal İslamofobinin yanı sıra kişisel saldırılar, nefret söylemi ve klişeleştirme ile mücadele ediyor.” dedi.
Söz konusu eylemlerin her zaman resmi istatistiklere yansımadığını belirten Guterres, bunların insan onurunu zedelediğine ve önem verilmesi gerektiğine işaret etti.
Guterres, İslam karşıtlığının münferit bir gelişme olmadığını, dünya çapında büyüyen etnik milliyetçiliğin, beyaz ırkın diğer ırklardan üstün olduğuna inanan Nazizm’den ilham alan ideolojinin ve azınlıkları hedef alan şiddetin bir parçası olduğunu kaydetti.
İslam kelimesinin barış kelimesiyle aynı kökenden geldiğine işaret eden Guterres, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği görevi yaptığı dönemde Müslüman ülkelerin sığınmacılara karşı cömertliğine tanık olduğunu belirtti.
Guterres, Kuran ayetindeki ifadelerin, “Eğer müşriklerden biri senden sığınma isterse, ona bu hakkı ver ki, Allah’ın sözünü dinlesin. kendini imanda hissedecek”. Sığınmacılara karşı tutumunu şekillendirdiğini gördüğünü belirtti.
Guterres, “Müslüman kardeşlerimizle her zaman dayanışma içinde hareket edelim” dedi. O çağırdı.
“Adaletsizliği konuşmalı ve ayrımcılığı kınamalıyız”
BM 77. Genel Konsey Lideri Csaba Körösi, geçen yıl BM Genel Konseyi’nin oybirliğiyle aldığı kararla ilan edilen “15 Mart Uluslararası İslamofobiyle Mücadele Günü”nün üye devletlerin çabaya verdiği değeri açıkça ortaya koyduğunu kaydetti. İslami talihsizlik.
Körösi, İslamofobinin yabancı düşmanlığı ile de yakından ilişkili olduğuna dikkat çekerek, bunun medya, siyaset ve sosyal medya gibi birçok farklı alanda görüldüğünü vurguladı.
İslamofobi ile mücadelenin tüm üye ülkelerin ortak misyonu olduğunun altını çizen Körösi, “İslamofobinin telaffuzuna, örneğin nefrete karşı çıkmak hepimizin sorumluluğu. ve ayrımcılığı kınıyoruz.” vurguladı.
